UTESAV ile Genç MÜSİAD tarafından 12 Eylül Perşembe akşamı MÜSİAD’ın Sütlüce’deki genel merkezinde “Mısır’da Son Durum ve Müslüman Kardeşlerin Sivil Direnişi” konulu panel düzenlendi.
MÜSİAD Genel Merkezinde gerçekleştirilen panele MÜSİAD üyeleri, UTESAV’ın Mütevelli Heyeti, muhtelif basın organlarının yöneticileri, sivil toplum kuruluşları ve derneklerin yöneticileri, yazarlar, iş adamları ve çok sayıda akademisyenle beraber Genç MÜSİAD üyeleri katıldı.
Panelin moderatörlüğünü yapan UTESAV Mütevelli Heyeti Başkanı İsrafil Kuralay, Müslüman Kardeşlerin 6 kişiyle başlayıp kısa zamanda yüz binlerce insana dönüşen büyük ve köklü bir hareket olduğunu hatırlatarak “Müslümanlar bir uzvun bütünü gibidir. Bu uzvun bir tarafı ağrıdığında, acı duyduğunda bütünü acıyı hisseder. Bizim Mısır’a olan duyarlılığımızı Batılıların anlaması mümkün değildir. Batılıların ilişkileri hep sömürüye, menfaate dayalıdır.” dedi.
Kuralay: “Ümmetin büyük çoğunluğu gaflet içinde!”
“Olanlardan ibret almamız, ümmet olarak ‘Yeter artık’ dememiz gerekmez mi?” diyen Kuralay, “Yiğit düştüğü yerden kalkar. İslâm bayrağı bu topraklarda düştü, yine bu topraklarda yükselmesi için dua etmeli ve daha şuurlu hareket etmeliyiz. Maalesef ümmetin büyük çoğunluğu gaflet içinde. Fransızlar derebeylikleri bir araya getirerek ümmet oluşturdular, AB’yi kurdular. Biz ise, onların kötü senaryolarıyla ümmeti ırklara, kabilelere bölüyoruz. Bu olanlardan ümmet olarak ders almalıyız.” dedi.
UTESAV Mütevelli Heyet Başkanı İsrafil Kuralay toplantı gününün 12 Eylül darbesinin yıldönümüne rast geldiğine dikkat çekerek, “Bu fotoğrafı çok iyi biliyoruz. İnşaallah Mısırlılar bizim 1980’den sonraki sürecimizi yaşamazlar” dedi.
Kuralay, “Her zaman firavunlar olacak, ama Allah’ın izniyle Müslüman Kardeşler kazanacak” diyerek konuşmasını tamamladı.
Toplantıda selamlama konuşmasını yapan MÜSİAD Gençlik Kurulu Genel Başkanı Faruk Akbal, “Sandık herşey değildir” diyerek Türkiye’yi karıştırmak isteyenlerin halktan destek bulamadıklarını ve oyunlarının tutmadığını hatırlatarak sözlerine başladı. Akbal, Mısır’da maalesef durumun böyle olmadığını bir darbenin gerçekleştiğini söyledikten sonra, bizim Mısır’da olup bitenlere seyirci kalamayacağımızı belirtti ve Allah’ın ancak merhamet sahibi kullara rahmet edeceğini belirterek sözü gecenin hatiplerine bıraktı.
Âhirette coğrafyadan imtihan var
Yazar Abdurrahman Dilipak ise, Kur’ân-ı Kerimin Mısır ile ilgili kıssalarına atıfta bulunarak, “Firavun’un sarayında Musa da var, Firavun’un karısı olan annemiz Âsiye de var” dedi.
Tarihin bir övgü veya sövgü kitabı olmadığını, geleceği inşa etmek için onun bize yol gösterdiğini hatırlatan Dilipak, “Âhirette coğrafyadan imtihana çekileceğinizi hiç düşünmüş müydünüz?” diye sordu ve dünya topraklarının çeşitli anlaşmalarla nasıl paylaşıldığını anlattı. İslâm ülkelerinin bu coğrafyada içine düşürüldüğü durumu özetledikten sonra, “Bu sınırları halk çizmedi, bu rejimleri halk seçmedi, bu iktidarları halk getirmedi” dedi ve “Bu anlaşmaların yerine neyi kopacağımızı düşünmemiz lâzım” diye ekledi.
“Dünya 5’den büyüktür” hareketinin bu duruma karşı bir hareket olduğunu, on yılda bir yapılan darbelerin de bu durumu korumak için gerçekleştiğini söyleyen Dilipak, “Karıncalar fillere karşı birleşmedikçe filler kendi aralarında tepişir ve karıncalar ezilir” dedi.
Bugün ABD’nin İslâm’a doğrudan karşı olmadığını söyleyen Dilipak, “Ancak ABD ılımlı İslâm ile sınırları yeniden çizmek istiyor” dedi. Yazar Dilipak, bu duruma karşı tek başına çözüm düşünülemeyeceğini bildirerek “Tek başına bir Mısır, Suriye veya Türkiye çözümü yok. Yeni bir model üretmek istiyorsanız tek başınıza hareket edemezsiniz” dedi ve “aklımızın öfkemizden büyük olması gerektiğini” sözlerine ekledi. Dilipak, bu arada duanın gücüne inanmak gerektiğini söyledi ve “Yeniden iman etmekten ve yeniden Müslüman olmaktan başka çaremiz yok” dedi.
Büyük âlimler barındıran bir hareket
Müfid Yüksel, Mısır’ın (1) Nil nehri dolayısıyla tarihten gelen, (2) eski medeniyetleri barındırması ve (3) İslâm tarihindeki yeri itibarıyla üç ayrı yönden önem taşıdığını belirttikten sonra, Mısır’ın tarihini kilometre taşlarıyla özetledi. Osmanlı idaresinden ve Hilâfetin kaldırılmasından sonra Mısır’ın bugünlere nasıl gelindiğini anlattı.
1924’te Hilâfetin kaldırılmasından sonra, 1926 yılında Mısır’da bir Hilâfet kongresinin toplandığını, bundan netice alınamayınca da, İslâm âleminin zevaline karşı bir arayışın neticesi olarak İhvan hareketinin geliştiğini anlatan Yüksel, babası da büyük bir hadis âlimi olan Hasan el-Bennâ ile başlayan harekette Seyyid Kutub ve Abdülkadir Udeh gibi çok değerli âlim ve ediplerin yer aldığını ve bu hareketin asla taviz vermeyen ve İslâm uğrunda canını feda eden insanlardan meydana geldiğini söyledi.
Ordu dindar ve gaddar
Mısır halkının ve ordusunun yapısı ile ilgili dikkat çekici bilgiler veren Müfid Yüksel, ordunun da neredeyse tamamen namaz kılan insanlardan meydana geldiğini, ancak bunların son derece gaddarlaşabildiğini ve büyük cinayetler işleyebildiklerini belirtti. Buna bir örnek olarak, Müfid Yüksel, Hasan el-Bennâ’nın kardeşi Yüzbaşı Abdüsselâm el-Bennâ’nın Müslüman Kardeşlerden pek çoğunu işkencelerle vahşîce öldürdüğünü hatırlattı.
Müslüman Kardeşler’den bir kısmının Mısır’da gördükleri zulüm neticesinde Suudî Arabistan’a sığınarak orada Selefîlerle tanışmış olmalarını teşkilât adına büyük bir talihsizlik olarak niteleyen Yüksel, Müslüman Kardeşler’in kucaklayıcı anlayışının Selefî anlayışla örtüşmediğini ve daha sonra Selefîlerin onları arkadan vurduklarını söyledi.
Son olarak, Müslüman Kardeşler hareketinin Hasan el-Bennâ’dan bu yana gelen tecrübesinin mutlaka Risale-i Nur ve Bediüzzaman Said Nursî ile buluşması gerektiğini belirten Müfid Yüksel, böyle bir buluşmanın İslâm âlemine çok büyük kapılar açacağını söyledi.