Sanayi nasıl ve ne zaman “Milli” olarak kabul edilebilir? Bunu tayin ederken, hangi kriterleri kullanmamız gerekir? Bu sorulara cevaplar bulduktan sonra sanayimizi nasıl “Millileştirebileceğimiz” hakkında fikir üretebilir, önerilerde bulunabiliriz.
Sanayinin millileştirilmesi hakkında fikir ileri sürmeden, milli ürün temelinde bir bakış açısı geliştirebiliriz. Bir ürünün “Milli” olarak kabul edilebilmesi için, o ürünün “fikri mülkiyet” haklarının bize ait olması, ve o ürünü hangi uygulamalarda ve nasıl kullanıcağımıza, ve de nereye ve kime satacağımıza, dair kısıtlamaların olmaması gerekir.
ArGe’sinin yurt dışında yapılmış olması, fikri mülkiyet haklarının tarafımızdan satın alınmış olması, ya da bizim verdiğimiz lisansla yurt dışında imal edilmiş olması, ürünün millilik vasfına halel getirmez. Fikri mülkiyet haklarının kısmen, ya da tamamen, bize ait olmadığı durumlarda, kullanımda, uygulamalarda ve satışlarda kısıtlamalar yoksa, o ürünü “yarı-milli” olarak sınıflandırmak mümkündür.
Benzeri bir yaklaşımla, bir sanayinin, ve özellikle savunma sanayinin, milli olarak kabul edilebilmesi için, sanayi alt yapısının ve ürettiği ürünlerin mülkiyet haklarının (fiziki ve fikri) bize ait olması, ve gerek kullanımında, gerekse de iç ve dış satışlarında kısıtlamaların olmaması, ayrıca diğer taraflara lisans ve alt-lisans haklarının verilebilmesi, ve bunlara ilave olarak “yerel” olması, gerekli ve yeter şartlardır.