Son Kur’an Buluşmasında, aynı yağmurla sulandığı halde çeşitli türlerde bitkilerin tabiatın sonucu olmayıp Allah’ın eserleri olduğunu bildiren ve Allah’a ortak koşulmasının ne kadar çirkin olduğunu anlatan ayetleri birlikte okuduk.
Kur’an Buluşmalarının 381. bölümünde Kur’an-ı Kerim bize yine kâinat âyetlerini okuttu.
11 Şubat Cumartesi sabahı internet üzerinden gerçekleşen Buluşmada, En’âm sûresinin şu mealdeki 99-100. âyetlerini okuduk:
Gökten bir su indiren de Odur. Herşeyi Biz o suyla bitirdik; sonra o bitkiden bir filiz çıkardık; ondan da üst üste dizili başaklar çıkardık. Hurma ağacının tomurcuğundan sarkan salkımlar, daha nice asma bahçeleri, zeytin ve nar ağaçları yarattık. Onlardan birbirine benzeyen de vardır, benzemeyen de. Onların meyvesine, bir meyve vermeye başlarken, bir de olgunlaştıktan sonra bakın. İşte bütün bunlarda iman eden bir topluluk için âyetler vardır.
Onlar ise, hiçbir şey bilmedikleri halde, Allah’ın yarattığı cinleri Ona ortak koştular, Ona oğullar ve kızlar yakıştırdılar. Oysa Allah, onların yakıştırdıklarından münezzeh ve yücedir.
Yağmur mucizesini bu âyetlerin ve konuyla ilgili daha başka âyetlerin ışığında inceleyerek yaptığımız tesbitleri başlıca şu noktalarda özetledik:
“Yağmur yağıyor” deyip geçtiğimiz olayın mahiyeti:
Bütün varlık âlemini kuşatan bir rububiyetin gökte, yerde, havada, karada ve suda cereyan eden, yeryüzünde hayatın yaratılması ve milyonlarca tür canlının hayatını devam ettirmesini sağlayan bir operasyonu.
Akıl, bilgi ve delil iman etmek için gerekli olmakla birlikte yeterli değildir. Çünkü insan sadece akıldan ibaret değildir. Bütün bu deliller apaçık şekilde Allah’ın varlığını, birliğini, ilmini, iradesini, kudretini, hikmetini, rahmetini gösterdiği ve tevhidden başka bütün ihtimalleri kesin olarak ihtimal dışı bıraktığı halde, bu apaçık gerçeği görüp iman etmek için, Allah’a şeriksiz bir şekilde iman etmeye hazır bir gönül gerekir.
Diğer yandan, bu delillerin mü’minler için her zaman büyük bir değeri vardır. Çünkü bu tür deliller/âyetler sadece bizim imanımıza gerekçe teşkil etmekle kalmazlar; aynı zamanda, sürekli şekilde tefekkürümüze vesile olmak suretiyle bize Rabbimizin eserlerini ve bize yönelik lütuf ve nimetlerini görüp hatırlama ve tefekkür ederek Onun huzurunda olduğumuzu hissetme fırsatını da verirler.
İman, sadece “Allah vardır ve birdir” demekle biten bir işlemden ibaret değildir.
İman, Allah’ın ortaktan, benzerden, aczden ve her türlü noksan sıfattan münezzeh yegâne yaratıcı ve hak mabud olduğuna kesin bir inanç ile iman etmek demektir.
Bu iman, Allah’ın gerek kitabı ve peygamberiyle bize ulaştırdığı bilgilerle, gerekse bütün varlık âleminin şahitlikleriyle zenginleşen ve kuvvetlenen bir imandır. Her yeni bilgi bu halis imanı takviye eder.
Şirk ve inkâr ise mücerret iddiadan ibarettir.
Sadece “Allah var” demek sahih bir imanı ifade etmek için yeterli değildir. Onu gerek beşeriyet icabı, gerekse inkâr ehlinin öne sürdüğü iddialar gibi sebeplerle akla gelebilecek noksan sıfatlardan tenzih etmek, her türlü bâtıl inanıştan uzak, sahih bir imanı kazanmak ve korumak icap eder.
En’âm sûresinin 99-100. âyetlerini okuduğumuz 381. Kur’an Buluşmasının tam video kaydını buradan izleyebilirsiniz:
381. KUR’AN BULUŞMALARI VİDEO KAYDINI BURAYA TIKLAYARAK İZLEYEBİLİRSİNİZ.
UTESAV’ın Kur’an Buluşmaları normal zamanlarda Cumartesi sabahları MÜSİAD’ın Çobançeşme’deki genel merkezinde gerçekleşiyor. Buluşmalar, sabah namazını takiben 7:00-7:30 arasında simit, peynir ve çaydan meydana gelen kahvaltı ikramından sonra 7:30-8:30 arasında sunum ve 8:30-9:00 arasında soru-cevap şeklinde cereyan ediyor ve canlı olarak Erdemli Hayat Youtube Kanalı adresinden yayınlanıyor.