Allah Teâlânın sınırsız ve ortaksız rububiyeti ile inkârcıların bu gerçek karşısındaki tutumları, 336. Kur’an Buluşmasının gündemindeydi.
UTESAV tarafından düzenlenen ve YouTube’un Erdemli Hayat kanalından canlı olarak yayınlanan Buluşmada okuduğumuz En’âm sûresinin 3-5. âyetlerinde şöyle buyuruluyordu:
Göklerde ve yerde Allah Odur. O sizin içinizi de bilir, dışınızı da bilir, kazandıklarınızı da bilir.
Lâkin onlara Rablerinin âyetlerinden hangi bir âyet gelecek olsa, yine bundan yüz çevirirler.
İşte, kendilerine hak geldiğinde onu da yalanladılar. Fakat alay ettikleri şeyin haberi yakında onlara ulaşacaktır.
Bu âyetlerle ilgili olarak yaptığımız tesbitlerde şu noktalar ön plana çıktı:
· Allah’ın elçileri de Allah’ın birer kuludur. Rab ile kul arasında bir mertebe yoktur. Kulların ise hiç biri, kâinatın ne yaratılmasında, ne de idaresinde hiçbir pay sahibi değildir.
· Allah’ın her şeyden sonsuz derecede büyük oluşu, bizim küçük işlerimizle meşgul olmayacağı mânâsına gelmez. Çünkü Onun ilminin de, kudretinin de, diğer sıfatlarının da sınırı yoktur, her şeyi tek bir şey gibi kuşatır. O bir şeyi her şey gibi önem ve ihtimamla, her şeyi de bir şey gibi kolaylıkla yaratır.
· Allah kullarını yarattıktan sonra kendi hallerine terk etmez, başkasının idaresine bırakmaz, idaresine başkasını da ortak etmez. O her bir kulunu her an görür, gözetir, ihtiyaçlarını gönderir, rızıklarını verir, dualarını dinler, yaptıklarını kaydeder.
· Varlık âleminde her kimin gizli açık, büyük küçük, dünyaya veya âhirete ait, maddî veya manevî her neye ihtiyacı varsa hepsi Ondan istenir, dualar Ona yükselir, Ondan cevap alır. O bütün duaları tek bir dua gibi kolaylıkla, tek bir duayı da bütün dualar gibi ihtimamla cevaplandırır.
· Varlık âleminde Allah’tan başka hiç kimse için bir tahakküm alanı bırakılmamıştır. Göklerde de, yerde de Allah Odur; ve insan sadece Onun huzurunda eğilir. Mahlûkiyet yönünden herkes birbirine eşittir; kimse kimseye üstünlük taslayamaz. Kimse kimseye tahakküm edemez. Kimse kimsenin önünde eğilemez. Hayatın bütün alanlarında her türlü istibdadın kökünü kazımak için bu hakikati dikkate almak kâfidir.
· Kur’ân-ı Kerim, bize Allah’ı tanıtan en önemli kaynağımız olarak, pek çok âyetinde, bu arada sair âyetlerin de özellikle son kısımlarında bize Allah Teâlâyı Ona lâyık isim, sıfat ve fiillerle tanıtmış, tarif etmiş ve bu suretle İslâm itikadının içine yanlış şeylerin girmesini önlemiştir.
· Bu bakımdan, Kur’ân’ı sürekli olarak ve tefekkür ederek okumak, imanımızı her türlü yanlış telkinlerden korumak için başvuracağımız en birinci ve etkili çaredir.
En’âm sûresinin 3-5. âyetlerini okuduğumuz 336. Kur’an Buluşmasına ait tam video kaydını buradan izleyebilirsiniz:
UTESAV organizasyonuyla gerçekleşen ve daha önce MÜSİAD Genel Merkezinde yapılan Kur’an Buluşmaları, salgın sebebiyle bir müddettir https://www.youtube.com/erdemlihayat adresinden Cumartesi günleri 07:30’dan itibaren canlı olarak yayınlanıyor. Kur’an Buluşmaları ile ilgili gelişmeleri kaçırmamak için bu sayfaya abone olabilirsiniz.