Soru sormayı bize emreden âyetler 339. Kur’an Buluşmasının gündemindeydi. Sorulması gereken soruların en başında da “Göklerin ve yerin sahibi kim?” sorusu geliyordu.
Kur’an bu sorunun cevabını da verdiği gibi, bunun yanında da bütün varlık âlemini kuşatan bir rahmet müjdesini de bize armağan ediyordu. Evet, bütün âlemler Allah’a ait idi ve doğrudan doğruya Onun emri altında bulunuyordu; ama aynı zamanda O herşeyi kaplayan bir rahmet sahibiydi.
5 Şubat Cumartesi sabahı yayınlanan Kur’an Buluşmasında okuduğumuz En’âm sûresinin 12-13. âyetlerinde şöyle buyuruluyordu:
De ki: Göklerde ve yerde olanlar kimindir? De ki: Allah’ındır. O, kendi üzerine rahmeti yazdı. Geleceğinde şüphe olmayan kıyamet gününde O sizi toplayacaktır. Kendilerini hüsrana düşürmüş olanlar işte buna inanmazlar.
Gecede ve gündüzde barınan ne varsa Onundur. O herşeyi işiten, herşeyi bilendir.
Âyet-i kerime Allah’ın kullarına rahmetiyle muamele etmeyi ilke edindiğini bildirirken, hadis-i şerif de bu konuyu göz kamaştırıcı bir rahmet tablosu şeklinde şöyle tasvir ediyordu:
Allah gökleri ve yeri yarattığı gün yüz rahmet yarattı ki, o rahmetlerden her biri gökle yer arası kadardır. Bu rahmetlerden bir tanesini yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle anne yavrusuna, vahşi hayvanlar ve kuşlar da birbirine merhamet eder. Kıyamet günü geldiğinde bu bir parça rahmetle diğer rahmetleri tamamlayacaktır. (Müslim, Tevbe: 21).
Okuduğumuz âyetlerin ışığında yaptığımız değerlendirmede yaptığımız tesbitlerden başlıcaları şöyle idi:
· Kur’ân’ın Allah Teâlâ hakkında verdiği bilgilerin bütün bir vahiy dönemini kapladığı unutulmamalıdır. Bu durum, bir yandan hayatın her ânında bize bir huzur bilinci aşılarken, bir yandan da, artmakta olan bilgi ve tecrübelerimiz ışığında marifetullah ve muhabbetullah mertebelerinde sürekli bir gelişim imkânı sunmaktadır. Bu gelişim fırsatını kaçırmamanın yegâne yolu, hayatımızın bütün safhalarında Kur’ân ile beraber olmaktan ibarettir.
· Bütün varlık âlemini kuşatan mutlak bir rububiyet sahibi olan Allah, kullarına dilediği gibi muamele edebilir. Onlar için iyilik de, kötülük de murad edecek olsa hiç kimse buna engel olamaz. Bununla birlikte, O, kullarına rahmetiyle muamele etmeyi kendisine ilke edinmiş, bunu bütün âlemlerde hükmeden bir kanun olarak belirlemiştir.
· Allah’ın kendi üzerine rahmeti yazmış olması, her bir mü’mine yakışan şeyin de aynı ilke üzerinde bir hayat sürmek olduğunu gösteriyor. İnsan, Allah’ın kullarına karşı ne ölçüde merhametli davranırsa, Allah’ın rahmetinden de o kadar nasibini arttırmış olur. Aksi takdirde, Resulullahın (s.a.v.) haber verdiği gibi, “acımayana acınmaz.” (Buharî, Edeb: 18; Müslim, Fezâil: 65).
En’âm sûresinin 12-13. âyetlerini okuduğumuz 339. Kur’an Buluşmasına ait video kaydını buradan izleyebilirsiniz:
UTESAV organizasyonuyla gerçekleşen ve daha önce MÜSİAD Genel Merkezinde yapılan Kur’an Buluşmaları, salgın sebebiyle bir müddettir https://www.youtube.com/erdemlihayat adresinden Cumartesi günleri 07:30’dan itibaren canlı olarak yayınlanıyor. Kur’an Buluşmaları ile ilgili gelişmeleri kaçırmamak için bu sayfaya abone olabilirsiniz.